Masal Şehrinde Karnaval VENEDİK
Bir lagünün içindeki 118 adadan oluşan ve karaya dar bir yolla bağlanan Venedik, Rönesans’ın
zenginliklerine açılan labirent şeklindeki sokakları, görkemli sarayları, kiliseleri, kanalları ve köprüleri
ile bir masal şehri…
170 kanal ve 400 köprünün bulunduğu Venedik’in ortasından geçen Büyük Kanal(Canal Grande)
dünyanın en güzel şehirlerinden birinin yaratılmasında başrolde… Romalılar yerel halka ‘’diğerleri’’
anlamına gelen ‘’Venetians’’ demişler ve böylece şehrin adı ortaya çıkmış. 9. Yüzyılda şehrin azizi olan
Mark’ın kemiklerini İskenderiye’den getiren Venedik, döneminin en büyük ticari devletlerinden biri
olmuş. Napolyan döneminde gücünü yitirince de, turizmin nimetlerinden istifade etmeye başlamış.
VENEDİK’İN YILDIZLARI
San Marco Meydanı:
Venedik’in en büyük meydanı olan San Marco’nun alameti fabrikası 96 metre yüksekliğindeki Çan
Kulesi(Campanile). Eski zamanlarda kafeslere konulan mahkumları kulenini tepesinden meydana
atarlarmış. Açık bir havada kulenin tepesinden Hırvatistan’ı hatta Alp Dağları’nı bile görmek
mümkün. Rönesans, Barok ve Neoklasik üsluplarda yapılmış olan Hazine Ofisleri San Marco
Meydanı’nı çevreliyor. İçlerinde ise kafe ve pahalı mağazalar var. Meydanda aynı zamanda San
Marco’nun Aslanı ve şehrin San Marco’dan önceki koruyucusu olan Bizans Kraliçesi Teodora’nın
heykelinin durduğu granit sütunlar var. San Marco güvercini bol bir meydan.
San Marco Bazilikası:
Venedik yolunuzu, yönünüzü bulmakta zorlanabileceğiniz bir şehir ama kaybolmaktan sakın
korkmayın! Kaybolmak beraberinde sürprizleri de getiriyor. Kendinizi hiç ummadığınız çok keyifli bir
yerde bulabilirsiniz. Dört İncil yazarından biri olan Aziz Marco’nun kemiklerinin muhafaza edildiği
kilisede hep uzun kuyruklar var. Ya sabah erken gidin ya da akşamüstü. Altar’ın arkasındaki Pala
d’Oro(Altın Sunak) dedikleri parça İstanbulda’ki sanatçılar tarafından 976 yılında yapılmış ve 2 bin
civarında değerli taşla süslü. 13. Yüzyıl Bizans ve 16. Yüzyıl Rönesans mozaiklerinin güzel örnekleriyle
dolu olan kilisenin üzerinde 1204 yılındaki Haçlı yağması esnasında İstanbul’daki At Meydanı’ndan
getirilen dört bronz atın(Quadriga diye geçiyor) kopyasını görebilirsiniz. 1797 yılında Napolyon
tarafından Paris’e götürülen bronz atlar, Franasız İmparatorluğu’nun sona ermesiyle tekrar Venedik’e
getirilmiş. Atların orjinalleri ise kilisenin bir parçası olan Marciano Müzesi’nde bulunuyor. Kiliseden
şehrin en kalabalık yeri olan San Marco Meydanı’nın manzarısını da seyredebilirsiniz.
Palazzo Ducale(Dükler Sarayı):
Eski dönemde Venedik’i yönetenlere Doge(Düka) adı verilirmiş. Dükaların yaşadığı saray inanılmaz
sanat eserleriyle dolu. Dükaların taç giyme törenlerinin yapıldığı Devler Merdiveni’nde(Scala dei
Giganti) Mars ve Neptün isimli tanrıların heykelleri var. Dükaların yaşadığı bölümdeki odalar tahta
oymalar, altın varaklar ve yağlı boya eserlerle süslenmiş. Dükalardan biri olan Henricus Dandolo IV.
Haçlı Seferi sırasında İstanbul’u ele geçirmiş, mezarı Aya Sofya’nın ikinci katında bulunuyor. Altın
Merdiven’den(Scala d’Oro) çıkarsanız tavanı İncil’den sahnelerle süslenmiş olan Dört Kapılı
Oda’ya(Sala dele Quatro Porte) ulaşırsınız. Büyük Konsey Odası’nın(Sala del Maggior Consiglio)
tavanında ise Tintoretto tarafından yapılan ve dünyanın en büyük yağlı boya eseri olarak kabul edilen
Cennet var. Düka tahtının üzerinde, Veronese’nin yaptığı ve İnebahtı Savaşı’nda elde edilen zafer için
Hz. İsa’ya teşekkürlerini sunan komutan Sebastian Venier’in resmi bulunuyor. Tablolarda Osmanlı
bayrağını görmek insanı şaşırtıyor. Yapının sonunda Ağlama Köprüsü(Ponte dei Sospiri) var. Casanova
da dahil olmak üzere suçlular cezalarını çekmek üzere bu köprüden büyük bir çaresizlikle geçip
hapishaneye gitmişler.
(Ponte) Rialto Köprüsü:
3 km. uzunluğa, 50 m. genişliğe sahip olan Büyük Kanal’ın üzerinde üç tane köprü bulunuyor. Scalzi,
Rialto ve Accademia. Rialto köprüsü, Venedik’in tanıtımında en fazla kullanılan eserlerden biri. Her
zaman kalabalık.
Scuola Grande Di San Rocco:
Venedik’in bu en önemli lonca binasında Jacopa Tintoretto’nun eserleri bulunuyor. Sanatçı 23 yılını
bu binaya adamış ve her odasını ayrı boyamış, yukarıdaki son odada İsa’nın Çarmıha Gerilişi isimli
muhteşem bir çalışma tüm duvarı kaplıyor.
Venedik Karnavalı:
Venedik Karnavalı tam bir görsel şölen. Zaman makinesine girip, geçmişe dönmek için büyük fırsat.
Paskalya öncesi şubat ve mart aylarında yapılan Karnaval’ın tarihi her sen değişiyor. Karnaval’da
maske takma geleneğinin sınıf farkını ortadan kaldırıp, hep birlikte eğlenmekten kaynaklandığı
söyleniyor.
Santa Maria Della Salute:
Bu barok kilisede ise Tintoretto’nun Hz. İsa’nın ilk mucizesini resmettiği ‘’Kana Düğünü’’ isimli çalışma
var.
Peggy Guggenheim Koleksiyonu:
Venier dei Leoni Sarayı’nda yer alan müzede Dali, Kandinsky, Picasso ve Klee gibi sanatçıların
eserleri bulunuyor. Guggenheim ailesinin New York 5. Cadde’de ve Bilbao- İspanya’da bulunan
müzeleri de görülmeye değer.
Kentin Simgesi: Gondol
Gondolun ‘’Cymbulo’’(küçük kayık) kelimesinden geldiği düşünülüyor. Alt kısmı düz olan asimetrik
kayık babadan oğula mesleklerini devreden gondolcular tarafından ayakta kullanılıyor. Gondolların
boyu 4 veya 5 metre, genişliği ise 1 metre civarında. Gondollar 13. Yüzyıl sonlarında Venedik
Kanalları’nda boy göstermeye başlamış. 1562 yılında çıkan bir kanunla tüm gondolların siyah renge
boyanması zorunlu hale getirilmiş. Altı kişilik bir gondola 30 ya da 45 dakika için vereceğiniz para 80-
120 Euro arasında değişiyor.
Gallerie Dell’ Accademia:
Dünyanın en büyük Venedik Sanatı koleksiyonuna sahip. Bellini, Titian ve Tintoretto sanatçılardan
sadece bazıları. Bu müzede kronolojik bir sıralama ile Venedik Sanatı’nın beş yüz yıllık öyküsü var.
Getto:
1516 yılındaki yönetim Yahudileri eski top döküm atölyelerinin olduğu yerde ikamet etmeye
zorlamış.’’Ghetto’’, Venediklilerin dilinde dökümevi anlamında kullanılıyor. Dolayısıyla getto kelimesi
buradan geliyor. Şehrin en eski sinagogu da burada.
Lido:
Sayfiye adası Lido, Thomas Mann’ın ünlü eseri ‘’Venedik’te Ölüm’’ün geçtiği yer. Meşhur otel Hotel
des Bains ve golf sahası Alberoni bu adada bulunuyor.
Venedik Adaları:
Murano, Burano ve Torcello adaları çok keyifli. Özellikle Murano’daki cam atölyeleri muhakkak
görülmeli. 1292 yılında fırınlarında, yangın çıkıyor diye atölyeleri Murano’ya taşımışlar. Murano’da
Fornace(Fırın) tabelalarını takip edip ücretsiz olarak cam ustalarını seyredebilir, hatta siz de kendi
cam eserlerinizi yaratabilirsiniz. Burano ise renkli evleriyle fotoğraf karelerini renklendiriyor.
Kentin İpuçları
Charles Dickens ‘’Dünyada Venedik’le ilgili okuduğunuz hiçbir şey, şehirdeki muhteşem ve
etkileyici gerçeğe eşdeğer değildir’’ demiş.
Şehirde 14. Yüzyıldan kalma 200 civarında saray var.
1725 yılında Venedik’te doğmuş olan Casanova İstanbul’a da gelmiş. Kandilli de adını taşıyan
bir köşk bulunuyor.
‘’Dört Mevsim’’ in yaratıcısı Vivaldi 35 yıl boyunca St. Maria della Pieta Kilisesi’nde müzik
dersleri vermiş.
Venediklilerin gündelik yaşamına karışmak için Via Garibaldi’de dolaşın.
ALIŞVERİŞ
Mercerie ve Frezzeria şehrin alışveriş bölgeleri. Larga XXII Marzo ise lüks mağazalarla dolu olan bir
cadde. Bütün ünlü markaları Venedik’te bulmak mümkün. Rialto Köprüsü’nün üzerindeki dükkanlarda
her türlü hediyelik eşya satılıyor. Karnaval maskesi, kukla, Murano camları, masa örtüleri ve dantel
işlemeler şehirde alabileceklerinizden bazıları.
NE, NEREDE YENİR?
Venedik’e özgü sirke ve sOğanlı sardalyayı (sarde in saor) denemeyi ihmal etmeyin. Dondurmaya
meraklıysanız, Giudecca Kanalı manzaralı Nico’ya uğrayın. Özellikle çikolata ve fındık karışımlı olanı
çok lezzetli.
Da Fiore:
San Polo, Calle de Scalater. Michelin yıldızlı bir şaheser. Yemekler süper, fiyatlar yüksek. ‘’ Carpe
diem’’ düşkünlerine.
Ristorante de Ivo:
San Marco Ram dei Fuseri. Öyle lüks bir mekan değil ama yemekler çok lezzetli. Şehrin tam
göbeğinde.
Caffe Florian:
Piazza San Marco, 56. Kafe 300 yıllık ve çok popüler. Servis şık aynı, aynı gelenler gibi.
Trattoria do Forni:
San Marco, Calle Specchieri, 468. Başta Risotto olmak üzere tüm İtalyan spesiyaliteleri çok lezzetli.
Le Bistrot de Venise:
San Marco. Ambiyans da makarnalar da çok güzel. Ana yemekler 25€’dan başlıyor.
Osteria Enoteca Vivaldi:
S. Polo. Venedik mutfağının lezzetli alternatifleri için doğru bir tercih. Rezervasyon yaptırmayı ihmal
etmeyin.
Trattoria da Bepi:
Cannaregio. Venediklilerin de geldiği tipik bir lokanta. Ortam keyifli, yemekler lezzetli.
Da Fiore:
San Polo, 2202. En iyi deniz ürünleri yapan restoranlardan biri ama fiyatlar yüksek.
Locanda Cipriani:
Piazza Santa Fosca, 29, Torcello. Venedik Adaları’ndan Torcello’daki lokantanın deniz ürünleri parmak
ısırtan cinsten.
EĞLENCE ZAMANI
Dünyanın en eski bienali Venedik'te yapılıyor. Bienal zamanı şehir sanatçılar ve eserleriyle doluyor.
Venedik Film Festivali her sene ağustos sonunda başlıyor. Palazzo Vendramin kumar
oynayabileceğiniz eski bir saray. İçeriye girebilmek için 18 yaşından büyük olmak lazım gerekiyor.
Beyler, ceketinizi unutmayın!
Harry’s:
Calle Vallaresso. Orson Welles ve Ernest Hemingway gibi ünlülerin tercih ettiği bar şehrin iyilerinden.
Martini Scala Club:
Campo San Fantin, San Marco. Yemek servisleri de var. Geceyi geç saatlere kadar uzatıp, dans da
edebileceğiniz mekanlardan biri.
Palazzo Delle Prigioni:
Ponte dei Sospiri, Piazza San Marco. Caz için doğru bir adres.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder