YUNANİSTAN


ATİNA DA Kİ NİGHTCLUBLAR İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ!!

ATİNA DA Kİ OTELLER  İÇİN BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ!!


2015 Nisan ayının döneminde EVS projesi ile gittiğim bu ülke benim için Avrupa kapılarının açılışı olmuştu.

ATİNA'DA YAŞAM
Atina da metro geçişleri arasında turnike yok bu yönden ulaşımı ücretsiz sağlayabiliriz normalde geçişler ücretli tabiki ama çoğu kişi para vermiyor sadece normal bir vatandaş gibi davranın dikkat çekmeyin bu size yeterli olacaktır"peki yakalandığımız zaman bunun bir cezası yok mu?" diyenler için hemen cevap veriyorum cezası 64 euro idi en son.
Öğrenci olup parası kısıtlı arkdaşlar sizlere Lidl(BİM'im avrupa versiyonu) marketi tavsiye ederim ama tabiki akşamına meşhur dürümü olan Souvlaki denemeyi unutmayın.
Souvlaki
Gelelim gezimize...
Altaki resimde gördüğünüz yerin adı syntagma parlamento binasın olduğu yer.

Google maps için tıklayınız.







Gezimize burdan başlıyacağız.Metrodan indiğimiz gibi yokuş aşağı inersek Atina nın kalbinin attığı Ermou caddesinde kendimizi buluruz bu cadde aynen istiklal caddemiz ki gibi olup trafiğe kapalı haldedir.Bildiğiniz gibi her şehrin meşhur caddesinde sokak sanatçıları oluyor ve onları izlerken keyif duyacağınız müzikler görsel showlar hiç eksik olmuyor.Ermou dan dümdüz aşağı indiğimizde caddenin tam ortasında karşımza 10. yüz yılından günümüze kadar sağlamlığını korumuş bir ortodoks kilisesi olan Panagia Kapnikarea yer almaktadır.

Panaghia Kapnikarea ile ilgili görsel sonucu


Syntagma meydanından beri bu 
 ortodoks  kilisesine yürüdğümüz kadar tekrar yürüdüğümüzde karşımıza monastiraki meydanı çıkıyor.Bu meydan genellikle yunanlı gençlerin buluşma noktaları olup turistlerinde yorgunluklarını atmak için uğradıkları yerlerden biridir.Ayrıca acropolis partenon gibi antik yerleri bu yol üzerinden geçmektedir.Monastırakiden çok rahat bir şekilde acropolisi görmeniz mümkün olacaktır.
Google maps için tıklaynız.


Çisdirakis (Tsisdarakis) Camisi
18. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılan cami, bugün itibariyle müze olarak kullanılmaktadır. 1759 yılında yapılan ve adını dönemin Atina valisinden alan Çisdarakis (Tsisdarakis) camisinin yapımında Zeus tapınağından alınan bazı kolonlar kullanılmıştır. Farkındaysanız caminin minaresi bulunmamaktadır. Bu da 1821 yunan bağımsız savaşı sırasında zarar görerek yıkılmıştır.
Savaştan sonra ise cami, birçok alanda askeriyeye hizmet olarak kullanılmış, bazı dönemlerde ise hapishane görevi görmüştür. 1915 yılında yeni baştan restore edilen cami son olarak müzeye dönüştürülmüştür.



acropolis


Partenon


XYLOKASTRO

Ve şimdi sizlere sabırsızlıkla anlatmayı beklediğim Atina nın küçük bir kasabı olan Xylokastro var.
Kafa dinlemelik,doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz havası ve suyu kaz dağlarını aratmayacak sakin bir hayat sürebileceğiniz bir yer.
xylokastro
atina'dan iki farklı şekilde ulaşabilirsiniz. en kolayı 'kifissos' otobüs terminalinden alacağınız otobüs biletiyle gitmektir, neredeyse her saat başı hareket eden otobüslerin çoğu yol üzerinde sık sık durduğu için yol yaklaşık 2 saati bulmaktadır. bazı saatlerde express seferler de bulunmaktadır ve bu seferlerle de bir buçuk saat sürmektedir. diğer bir seçenek ise atina metrosuyla da bağlantılı olan 'proastiakos' tren hattıyla son istasyon olan 'kiato''ya kadar gidip daha sonra kiato 'ktel'inden xylokastro veya 'derveni' otobüsüne binilebilir. kısacası toplu taşıma ile atina'dan 2 saatten önce ulaşılması pek kolay değil. otostop deneyecekler için de ilk hedeflerini 'korinthos' olarak belirleyip sonrasında xylokastro için şanslarını denemelerini tavsiye ederim. eğer gün ışığı eşliğinde ulaşma imkanınız olursa bu 2 saatten hiç sıkılmayacağınızın garantisini verebilirim zira yol boyunca sağınızda güzeller güzeli korint körfezi olacak.

xylokastro 5000 nüfuslu küçük, şirin bir kasaba. xylo kastro yani tahtadan/akşaptan kale manasına gelir. bulunduğu konum itibariyle 'yunanistan'ın en büyük üçüncü şehri olan 'patra''ya ve mora yarımadası'nın büyük şehirlerinden korinthos'a buradan ulaşım kolaydır. aynı zamanda venedik tarzında sokaklarıyla ünlü turistik bir şehir olan nafplio'ya da günübirlik gidilebilir. 

merkezinde ufak bir meydan ve bu meydanda da aziz vlasios klisesi bulunur. bu meydan otobüs istasyonuna yürüyerek beş dakika uzaklıktadır. meydanın etrafında çeşitli barlar, kafeler ve bankalar bulunur. 'alpha bank' şubesi, ve alandaki favori barım 'intro' buradadır. kasabanın ana caddesinin ortasında yer alan bu meydandan doğu istikametine ilerlediğinizde ufak bir ormanla karşılaşırsınız. kış aylarında genelde sakin olan bu orman 2-3 km uzunluğunda çok güzel bir yürüyüş yoluna sahiptir ve yazları canlanır, tüm kasabaya olduğu gibi. ormanın kasaba girişinden yaklaşık 500 metre ilerledikten sonra karşınıza kasabanın en güzel restoranlarından biri çıkar, touristiko. bir yanı orman diğer yanı ise deniz olan touristiko geleneksel yunan yemekleri dışında dünya mutfağından da seçenekler sunar. touristiko'dan itibaren şu anda ismini hatırlayamadığım fakat bizim touristiko sahili olarak adlandırdığımız kasabanın bol taşlı sahili başlar. yaklaşık 15 metre genişlikteki sahil 'sykia''ya kadar devam eder. kasabanın batısında yaklaşık 800 metre yükseklikteki panagias korifis dağı bulunmaktadır. yine kasaba meydanından bu sefer deniz kenarını takip ederek bu istikamette ilerlerseniz kasabanın ufak limanını ve ikinci sahili olan yine ismini hatırlayamadığım bizim deyişimizle 'marina sahili' bulunur. touristiko sahiline göre daha az taşlı olan bu sahil tercih sebebidir fakat bazı günlerde yüksek dalgalara maruz kalır. sahile ulaşırken geçtiğiniz yol üzerinde kasabadaki iki gece klubünden ikisi de yer almaktadır, flight club ve bittersweet. flightclub'ta genelde yunan müzikleri çalarken bittersweet daha eğlenceli zaman geçirmenizi vaad eder. flight club'ın hemen arkasındaki sokakta yunanistan'ın en güzel 'pita souvlaki'si yapılmaktadır, yemeden geçmeyin. 
xylokastro





YUNANİSTAN

Felsefe tarihinin en önemli merkezlerinden biri olan Yunanistan, Helen Uygarlığı'nın devamı

niteliğindedir. Antik Yunan'a uzanan kökleri ile felsefe, tiyatro, edebyiyat, tarih matematik ve siyaset

gibi konularda dünyaya öncülük ettiği kabul edilir. Resmi adı ise Helen Cumhuriyetidir. Tarihi M.Ö.

3000'li yıllara kadar uzanan Yunanistan doğal olarak kültür turizmi açısından da oldukça ilgi çeken

ülkelerin de başında yer alır. Büyük İskender'in ele geçirmesi ile birlikte bölge Helenistik Dönem'e

girmiş, böylece Yunan kültürü doğuya yayılma imkanı bulmuştur. Helenistik dönem sonrasında ise

Roma İmparatorluğu dönemi başlamış ve tarihin bu en büyük imparatorluğu sayesinde Yunan

Medeniyeti etkisini artırmıştır. Roma'nın yıkılması ile birlikte Bizans Dönemi başlamıştır. Bölge 15.

y.y.'da Osmanlı hakimiyetine girmiş ve üç yüz yıl boyunca yönetimi altında kalmıştır. Modern

Yunanistan ise 1830 yılında Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanarak kurulmuştur.

Ülke coğrafi olarak 13 bölgeye ayrılmıştır. 14 bin km'ye ulaşan sahil uzunluğu ile deniz turizminin

gözde bölgelerinden biridir. Bunun yanısıra UNESCO'nun koruma altına aldığı 17 bölgeye de ev

sahipliği yapmaktadır. Büyüklü küçüklü ortalama 6000 adaya sahip olan Yunanistan'ın başlıca geçim

kaynağı tarım, balıkçılık ve turizmdir. Uzun yıllar süresince Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi

altında kalan Yunanistan aynı zamanda Osmanlı eserleri açısından da oldukça zengindir.

İzmir’in İkizi SELANİK

‘’Thermaikos Körfezi’nin Gelini’’ diye tanımlanan Selanik, Bizans döneminde İstanbul’dan sonra gelen

en önemli ikinci şehirmiş, bugün gene ikincilik Makedonya Bölgesi’nde bulunan bu şehirde… Bu sefer

ki rakibi ise adını Bilgelik Tanrıçası Athena’dan alan Atina. Bölgenin tarihine damgayı, fetihleri

esnasında 35.000 kilometrenin üzerinde yol kat eden Büyük İskender vurmuş. 33 yıllık yaşamını, o

dönem için bilinen dünyanın yüzde 90’ının fatihi olarak noktalamış, Anadolu’yu da Helenleştirmiş.

İskender’den günümüze miras kalan yerlerden bir tanesi ise adını taşıyan İskenderun. Geçtiği her yeri

imparatorluğuna dahil eden tarihin bu büyük lideri Anadolu’da bir tek yeri fethedememiş, o da

Antalya’daki Termessos. Bakmış şehir dağların tepesinde, halkı da savaş düşkünü, bir antlaşma

imzalamış onlarla ve yol(culuğ)una devam etmiş.

Selanik ticaret yolları üzerinde bulunduğundan Roma döneminde de önemini sürdürmüş. Türkiye’den

Selanik’e gelirken İpsala(Kypsela)’dan çıkış yaptıktan sonra, Selanik’e kadar zaman zaman görünüp

kaybolan tabelalarda eski bir yolun izlerine rastlayacaksınız: Via Egnatia (Egnatia Yolu). Roma’dan

çıkan yollardan biri olan Egnatia M.Ö. II. Yüzyılda yapılmıştı ve Arnavutluk’un Durres kentinden

başlıyordu. Selanik; çok zor bir coğrafyayı geçip İstanbul’a kadar ulaşan 1,120 kilometrelik bu yolun

üzerindeki en önemli şehirlerden biriydi.

Hıristiyanlığın en temel isimlerinden biri olan Tarsus’lu Paul ciddi bir Yahudi nufüsa sahip bu şehrin

Merkez Sinagogu’nda yeni din hakkında vaaz vererek ilk kilisenin temellerini atmış. !492’de

İspanyolların zulmünden kaçıp soluğu Osmanlı’da alan Sefarad Yahudileri de Selanik’i bir sığınak

olarak görmüşler. Şehir bazılarının yorumuna göre ikinci Kudüs olarak adlandırılmış. Şehrin kimliğine

önemli katkılarda bulunan Yahudiler, Yeniçeriler’in kumaş ihtiyacı için kullanılan ‘’Selanik Çuhası’’ nın

üreticilerinden olmuşlar. Nufüsun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan Yahudiler, II. Dünya Savaşı

esnasında yaşanan Nazi işgalinin kurbanı olmuş ve 45 bin civarında Selanikli Yahudi Auschwitz’ de

katledilmiş.

20. yüzyılın başlarında Jön Türkler’in ana karargahı olan şehir, bugün Makedonya Valiliği olarak

kullanılan binada, II. Meşrutiyet’in ilanına şahitlik etmiş. 1430’dan 1912’ye kadar Osmanlı’nın

kontrolündeki Selanik, Balkan Savaşların’dan sonra Yunanistan’a verilmiş. 1917’deki büyük yangın

şehrin yüzde 80’ini yok edince, Selanik, Anka Kuşu misali küllerinden yeniden doğmuş. 1923’te

Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan nüfus değişimi sonucunda bugün Selanik’te yaşayan insanların

büyük bir kısmı Anadolu kökenli. Selanik’in belli bölümlerinde ise Beyoğlu’nun eski havası var. Çok şık

Avrupai bir bina geçmişte Yunanlılar için önemli bir yerleşim olan Çorlu’nun adını taşıyor. Selanik’te

Karaburun, Çavuş Manastırı, Hamidiye gibi yerler de var. Sahil ise aynı izmir, tek farkı Paralia olarak

adlandırılan Kordon’un sonunda yer alan Beyaz Kule.

Selanik’te Kordon’da bir kahve içip karşı tarafa bakın Ege’den esen rüzgar, hoş bir serinlikle beraber

hatıralırı da taşıyacak size.

SELANİK’İN YILDIZLARI

ATATÜRK’ÜN EVİ:

Atatürk’ün ve Nazım Hikmet’in doğum yeri olan Selanik’teki ‘’Atatürk Evi’’nin bahçesinde aynı

zamanda başkonsolosluğumuz da bulunuyor. Üç katlı ahşap yapı Selanik Belediyesi tarafından satın

alınıp 1937’de Atatürk’e hediye edilmiş ve 1953’te müze olarak ziyarete açılmış. Anne ve babası

1878’de evlenen Atatürk 1881’de bu evde doğmuş. 1907’de önemli bir çok siyasi toplantıyı burada

yapmış. 1911’de Trablusgarp’a giden Atatürk, doğduğu kente bir daha hiç dönememiş.

Müzeler:

Sanata ve tarihe merakli olanlar Arkeoloji(M. Andronikou, 6. Tel: 83 05 38) ve Çağdaş Sanatlar

Müzelerini kaçırmasınlar. Şehrin en iyisi Arkeoloji Müzesi’nde Arkaik, klasik ve Roma dönemlerinden

zengin eserler var. Bizans’ın merkezi İstanbul’da bu konuyla ilgili bir tek müze bulunmazken Selanik’te

olağanüstü bir Bizans Müzesi(2, Stratou Bulvarı. Tel: 86 85 70 www.mbp.gr) var. Müzede Trabzon

İncilleri gibi Anadolu kökenli çok sayıda güzel obje mevcut. Mozaikler, ikonalar başta olmak üzere

2900 eser sizi bekliyor.

Galerius Zafer Takı:

Halk arasında Kamara adı verilen anıt M.S. 305 civarında Roma İmparatoru Galerius tarafından Pers

zafer için dikilmiş. Üst kısmı yıkıldığı için şimdi yarım durumda.

Rotunda:

306 yılında İmparator Galerius’un mozolesi olarak inşaatına başlanan Rotunda sonradan kilise olarak

kullanılmış. Aya Yorgi’ye adanan kiliseye Osmanlılar döneminde 1590’da bir minare eklenmiş ve

camiye çevrilmiş. Minaresi hala duran yapı kilise olarak ibadete açık.

Aya Sofya Bazilikası:

Tsimiski Caddesi’nde bulunuyor. Kutsal Bilgelik anlamını taşıyan Aya Sofya Kilisesi 7. Yüzyılda inşa

edilmiş. İçinde çok güzek mozaik ve freskler var. Rotunda gibi kiliseden camiye sonra tekrar kiliseye

çevrilmiş. İstanbul’daki Aya Sofya’nın küçük bir kopyası.

Yedi Kule:

Dünyaca ünlü Princeton Üniversitesi’nde Osmanlı Tarihi üzerine dersler vermiş olan Prof. Heath

Lowry Selanik’i ‘’Türkiye dışındaki son Osmanlı şehri’’ diye tanımlıyor. Şehrin eski bölümü, surların

olduğu kısım Yedi kule olarak adlandırılıyor ve eski İstanbul’u anımsatıyor. Bazı Osmanlı gelenekleri

hala devam ediyor. İki tane ‘’marmelatçı’’ buna güzel bir örnek.

Beyaz Kule:

Eski bir Bizans kulesi üzerine inşa edilmiş olan Beyaz Kule Selanik’in görülmesi gereken diğer önemli

yerlerinden biri. En üst katında bir de küçük kafesi bulunan yapı adeta şehrin simgesi. Asıl adı Kanlı

Kule olan eser, bir dönem beyaza boyandığı için bu adla anılıyor. 1536’da Venedikli mimarlar

tarafından yapılan 30 metrelik kule, 1878 yılına dek Osmanlılar tarafından zindan olarak kullanılmış.

ALIŞVERİŞ:

Vaktinde Assos’ta da yaşamış olan ünlü filozof Aristoteles’in adını taşıyan meydanın yakınındaki

Tsimiski Caddesi ve civarındaki sokaklar Selanik’te alışveriş için ideal yerler.

EĞLENCE:

Selanik, Güneydoğu Avrupa’nın en önemli kültürel olaylarından biri olan Uluslararası Film Festival’ine

ev sahipliği yapıyor. Thermaikos, Ethnic ve Kordon’daki Nikis 35 popüler kafe ve barlar olarak ilginizi

çekebilir. Kulüp sevenler Lido, Casa La Femme ve Olympion’u deneyebilirler.

NE, NEREDE YENİR?

Shark:

2, Argonafton Cad. Gece hayatına meraklı olanlar ve ambiyans düşkünleri, Selanik sosyetesinin de

müdavimi olduğu deniz kenarındaki Shark’a gidebilirler. Shark’ı sadece bir içki için tercih edenler de

var.

Interni:

6, Megalou Alexandrou Cad. Muhtemelen Selanik’teki pahalı ama şık bir restoran. İçinde Nikos

Varveris’in Entryfish isimli deniz ürünleri restoranı da bulunuyor.

Ahinos:

26, Ermou Cad. Pastel renklerle döşenmiş bir balıkçı, son zamnaların gözdesi.

Omilos ve Miami lezzetli deniz ürünleri tadabileceğiniz yerlerden. Eski Limandaki Kitchen Bar ve Tre

Marie de şehrin gözde restoranlarından. Tatlılara düşkünseniz Terkenlis, Hantzis (Hancı adını taşıyan

bu yerde tatlılar Türkçe adlarıyla geçiyor), Elenidis ve Agapitos pastanelerini deneyin. Bu arada gece

eğlencelerinde Çiftetelli Turkiko(Türk) şinanay yavrum şinanay deyip göbek atan pala bıyıklı, eli

tespihli adamlar görürseniz şaşırmayın, kültürler arası benzerlik deyip geçiştirin.

1 yorum: